SPOR KULÜPLERİ VE SPOR FEDERASYONLARI KANUN TEKLİFİNİN İNCELENMESİ

 

BÖLÜM 1 : SPOR FEDERASYONLARI AÇISINDAN DEĞİŞİKLİKLER VE YENİLİKLER

 

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülen Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu teklifini; yürürlükte olan mevzuat ve mevcut uygulama açısından inceleyerek oluşturduğum yazı dizisinin birinci bölümü olan bu yazı ile sizlerle görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Yazı dizisine kanun teklifinin üçüncü kısım birinci bölümünde düzenlenen spor federasyonları ile başlayıp devamında kanunun tamamını incelemeyi planlıyorum.

Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları kanun teklifinin genel gerekçesinin Türk Hukukunda sporun yerini anlamak ve genel olarak iskeletini çıkarmak açısından ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Spor hukuku ile tanışmak isteyenlere okumalarını öneririm.

Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu teklifinin 26. maddesi ila 46. maddesi arasında spor federasyonları düzenlenmiştir. Bu yazıda 26. madde ile 31. madde arasındaki maddelerde yapılan değişiklikler ile yeni eklenen maddeler, eleştirel bir gözle incelenmiştir.

Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrasında 3289 sayılı kanunun Ek 9. maddesinden farklı olarak spor federasyonlarının kuruluş amaçlarına yer verilmemiş, spor dalı ile ilgili faaliyetleri yürütmek üzere kurulacakları belirlenmiştir. Ancak kanunun 38. maddesinde spor federasyonunun görev ve yetkileri tanımlanmış, böylece  kanunda yer almayan ve boşluk bulunan hususların değerlendirilmesinde amaçsal yorum yapılması açısından önemli bir maddeye yer verilmiştir.

Kanunun 26. maddesinin 3. fıkrasında yeni kurulan spor federasyonlarının kuruluş ana statülerinin Bakanlık tarafından hazırlanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde malumun ilanı olarak değerlendirilebilir. 3289 sayılı kanunun Ek 9. maddesinin 5. fıkrasındaki "Özerk federasyonların; genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve Tahkim Kurul ile ilişkileri Genel Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile belirlenir" ve  "Özerk federasyonlarca hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye aykırı olamaz." hükümleri Anayasa Mahkemesi'nin 2/7/2009 tarihli ve E.: 2006/118, K.: 2009/107 sayılı kararı ile iptal edilmişti. Ancak bu iptal kararı uygulamada bir değişikliğe yol açmamıştı. Spor federasyonları oldukça karmaşık ve uzmanlık gerektiren yapıları sebebiyle yeni kurulan spor federasyonlarının kuruluş ana statülerinin Bakanlık tarafından hazırlanmasının isabetli olduğunu düşünüyorum.

Kanunun 27. maddesinin 2. fıkrasında önceki kanundan farklı olarak genel kurul iptal davasının açılacağı yetkili mahkemelerin Ankara mahkemeleri olduğu düzenlenmiştir. Görevli mahkemenin yanında yetkili mahkemenin belirtilmesinin sebebinin, taslak metinde spor federasyonlarının merkezinin Ankara olduğuna ilişkin hükmün yer almamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Ancak komisyondan geçen son metinde spor federasyonlarının merkezinin Ankara olduğu açıkça kanunda yer almıştır. Dolayısıyla yetkili mahkemenin kanunda belirtilmesi artık farklı bir sonuç doğurmayacaktır.

Kanunun 28. maddesinin 1. fıkrasında Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenecek hususlar belirtilmiştir. Bunlar; genel kurulun toplanması, delegelerin belirlenmesi, divanın oluşturulması, delege listesine yapılacak itirazlar, yönetim, denetim ve disiplin kurulu aday listelerinin oluşturulması, seçimlerin yapılması ve oyların sayımı ile ilgili temel usul ve esaslar olarak sayılmış, diğer hususlar ana statü ile düzenlenecektir. Yönetmelikte düzenlenecek hükümler tahdidi olarak sayılmış olup, bu konular dışında bir düzenleme yapıldığı takdirde, yönetmeliğin ilgili maddesi iptal edilebilecektir.

            Kanunun 28. maddesinin 4. fıkrasında 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatlarının Covid 19 pandemisi koşullarında ertelenmesi sebebiyle, olağan genel kurullar süresinde yapılamamıştı. Madde metninde bu tür durumların önüne geçilmek istenmiş ve olimpik ve paralimpik spor dallarında ilgili olimpiyat oyunlarının, diğer spor dallarında yaz olimpiyat oyunlarının bir yıldan fazla süreyle ertelenmesi veya iptali halinde, erteleme veya iptal kararından itibaren en geç üç ay içinde genel kurul yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Kanunun 28. maddesinin 5. fıkrasında sık sık eleştirdiğimiz bir hükümde oldukça yerinde bir değişiklik yapılmış. 3289 sayılı kanunda olağanüstü genel kurulun toplanması için son yapılan genel kurul toplantısında delege olanların en az yüzde 40'ının noter kanalı ile yazılı müracaatı yeterliydi. Ancak delegelerin yüzde 40'ının bir araya gelerek karar alması yine aynı kanun gereğince mümkün değildi. Bu durumda federasyon iş ve işleyişini aksatan ancak genel kurul iradesi taşımayan bir olağanüstü genel kurul gündeme geliyordu. Hazırlanan yeni kanunda ise bu hüküm son yapılan genel kurul toplantısında delege olanların salt çoğunluğunun noter kanalı ile yazılı müracaatı olarak değiştirilmiş, yapılacak olan genel kurulda karar alma çoğunluğu esas alınmış. Yine aynı fıkrada genelde ana statülerde yer alan ancak 3289 sayılı kanunda yer almayan bir olağanüstü genel kurul toplanma sebebi olarak Yönetim veya disiplin kurulu üye sayısının toplantı yeter sayısının altına düşmesi eklenmiştir. 6. fıkrada da Disiplin kurulu üye sayısının toplantı yeter sayısının altına düşmesi nedeniyle yapılacak olağanüstü genel kurulda sadece disiplin kurulu üyelerinin seçimi yapılacağı eklenmiştir.

Kanunun 28. maddesinin 7. fıkrasında mali genel kurulun iki yılda bir ana statüde belirtilen tarihte yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu maddenin yeni düzenlenen kanunda değişmesini ve mali genel kurulların olağan genel kurullar ile birlikte dört yılda bir yapılmasını beklerdim. Federasyonların görevlerini yapmak ve amaçlarını gerçekleştirmek yerine iki yılda bir mali genel kurula zaman, emek ve para harcamalarını işlevsel bulmuyorum.

Kanunun 30. maddesinde genel kurulun görevleri sayılmıştır. 3289 sayılı kanundan farklı olarak, genel kurulun görevlerine aşağıdaki bentler eklenmiştir;

f) Denetim kurulu raporunun ibra edilip edilmemesini oylamak.

g) Bakanlığın onayına sunulmak üzere spor federasyonuna yeni spor dalı bağlanmasını veya ayrılmasını teklif etmek.

ğ) Bakanlığın onayı ile profesyonel şube kurulmasına karar vermek.

h) Çalışma usul ve esasları ana statüyle belirlenmek kaydıyla iktisadi işletme kurulmasına karar vermek.

Kanunun 31. maddesinin 2. fıkrasında; "Yönetim Kurulunun en az iki asıl üyesinin, ilgili spor dalında olimpiyat, paralimpik ve deaflimpik oyunları ile büyükler dünya veya Avrupa şampiyonaları ya da kupalarında milli olan ve en az bir yıl önce faal sporculuğu bırakmış sporcu olması zorunludur. Bu kapsamda yönetim kurulu üyesi olabilecek milli sporcu bulunmaması halinde, bunların yerine en az bir yıldır faal olmayan lisanslı sporcular yönetim kurulu üyesi seçilebilir." hükmü getirilmiştir. Açıkçası yönetim kurulunda, federasyonun spor dalında uzman, sporu bizzat icra etmiş iki asıl üyenin bulunması fikrini sevdim. Umarım sporun kalbinden gelen bu iki üye, federasyonların ilgili spor dalına zarar verecek kararlar almalarının önüne geçebilir.

Kanunun devamındaki maddeleri bir sonraki hafta yayımlayacağım yazıda inceleyeceğim.